Ahmet Hurşit TOLON Emekli Orgeneral imzasıyla yaptığı açıklamada Tolon şunları söyledi:
Türkiyenin Ortadoğuda çizilen yeni sınırlarının hayata geçirilmesi için bugün Şanlı Türk Ordusunun eski Komutanı da dahil olmak üzere birçok muvazzaf ve emekli subayı gerçekte Tutuklanmamış, gerçekte Esir alınmıştır
TSKDAN ATILMIŞ MÜFTERİNİN ASILSIZ İDDİALARI
Eli kanlı terör örgütünün 2 numaralı yöneticisinin Silivride tanık olarak dinlenmesiyle TSKnın sanık, PKKnın tanık olarak kabul edildiğinin kamuoyuna ilan edilmesinin ardından, İmralı ile pazarlıkların başlatılması ve son olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden atılmış bir müfterinin asılsız iddialarına dayalı olarak 6 yıl önce Malatyada işlenmiş menfur cinayetlerle ilgili aleyhimde somut hiçbir delil bulunmamasına rağmen Mahkemece tutuklanmama karar verilmesi; elbette ki bir tesadüf değildir.
Bu davadaki tek tesadüf benim İnönü Üniversitesinin daveti üzerine konferans vermek için menfur cinayetlerin işlendiği gün, eşimle birlikte Malatyaya gitmiş olmamdır. Benim, menfur cinayetle ilgili olduğu ileri sürülen kişiler ile hiçbir zaman, hiçbir yerde ve hiçbir şekilde görüşmem ya da herhangi bir irtibatım olmamıştır.
HER BİRİ DİĞERİ İLE ÇELİŞEN İFTİRACININ BEYANLARI
Malatyadaki Mahkeme, aynı konuyla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda verilen Yetkisizlik Kararında , olayın azmettiricisi olduğuma dair hiçbir delil elde edilmediğine ilişkin somut değerlendirmeyi niçin göz ardı etmiştir?
Mahkeme; Genelkurmay Başkanlığının TUSHAD isimli bir kuruluşun hiçbir tarihte kurulmadığı, hiçbir tarihte faaliyet göstermediği ve benim de, böylesi bir sanal kuruluşun başkanlığını hiçbir zaman yürütmediğime ilişkin resmi yazısına niçin itibar etmemiştir?
Her şeyden önemlisi Mahkeme Genel Kurmay Başkanlığının resmi yazısında yer alan İlker Çınar isimli kişinin disiplinsizlik nedeniyle 1993 yılında TSKnden ihraç edildiğini; bu tarihten sonra TSKye yeniden dönmek için yaptığı başvurunun da reddedildiğini ve dosyaya ibraz ettiği kimliğin de sahte olduğuna ilişkin somut tespitlere itibar etmek yerine; nasıl olur da şahsım üzerinden gerçekte TSKyi yıpratmak amacıyla asılsız iftiralarda bulunan ve bugüne kadar verdiği 11 adet ifadesinin her biri diğeri ile çelişen bu iftiracının beyanlarının doğru olduğuna karar vermiştir?
MAHKEME BENİ DEĞİL TSKYI YARGILADIĞINI KABUL ETMİŞTİR
Mahkeme, menfur cinayetin üzerinden 6 yıl geçtikten sonra dosya kapsamında tutuklanmamı gerektirebilecek somut hiçbir delil bulunmamasına rağmen 18.01.2013 nde tutuklanmama karar vermek suretiyle gerçekte beni değil TSKni yargıladığını kabul etmiştir.
Nitekim, Mahkemenin tüm itirazlarımızı göz ardı ederek bu davanın hem sanığı, hem de sözde tanığı olan İlker Çınar isimli müfteriyi, Ceza Muhakemesi Kanununu hükümlerine aykırı olarak celse arasında dinleyerek, savunma tarafının kendisine soru yöneltmesini kasıtlı olarak engellemesi ve yine hukuken sözlü olarak ifadesini alması gerekirken, benzeri görülmemiş şekilde elindeki yazılı iftiralarının okumasına imkan vermesi de, zaten yargı vasıta kılınarak bir başka hukuk suikastine daha kurban edileceğimin habercisi olmuştu.
GERÇEKLERİ ÖRTBAS ETMEYİ TERCİH ETMİŞTİR
Kısaca, gerçekleri araştırmakla yükümlü mahkeme, maalesef ülkemizin bilhassa son dönemde geçirdiği kritik süreçte bağımsız ve tarafsız hareket edemediği için müfterinin yalan söylediğini, kamuoyu önünde bir kez daha ispatlamak için tarafımıza yasal haklarımızı kullandırmak yerine maalesef gerçekleri örtbas etmeyi tercih etmiştir.
ŞEREFLİ ESARETİ ONURSUZ ÖZGÜRLÜĞE TERCİH EDİYORUM
Toplumsal barış elbetteki şahsımın ve tüm TSK mensuplarının ortak temennisidir ancak, bu görüntü altında gerçekte ülkemizin yeniden şekillenmesi için sistematik biçimde yürütülen karalama kampanyaları ile türk silahlı kuvvetlerinin yıpratılması ve itibarsızlaştırılması için yargının vasıta kılınmasından dolayı utanç duyduğumu belirtir; onursuz özgürlüğe göre şerefli esareti tercih ettiğimi aziz milletime saygılarımla sunarım.
İSTANBUL, (DHA)