Davutoğlu, Birandın eşi Cemre Biranda, ailesine ve bütün basın camiasına taziyelerini iletti.
Birandın vefatının büyük bir kayıp olduğunu belirten Davutoğlu, Birkaç gün önce birlikteydik bir dost sohbetinde. Vefat haberini duyunca tabiri caiz ise büyük bir ızdırap hissettim, bir büyük dostu kaybetmiş olmak dolayısıyla. İlk karşılaştığımız an ile son karşılaştığımız anı hatırlamaya çalıştım dedi. İlk tanıştıkları anıda anlatan Davutoğlu şunları kaydetti:
İlk olarak kendisi ile sanırım 188 yılında Avrupa Birliğine müracaat sonrasında, benim daha doktora çalışmamı yürüttüğüm yıllarda bir toplantıda karşılaşmıştık. Son olarak da yemekte birlikte olduk. O günden bu güne ne değişmiş diye düşündüğümde, Sayın Birandı, rahmetli Birandı 80li yıllarda tanıdığımda ne kadar meslek aşkıyla, dinamik bir şekilde konuşuyor idiyse, son Sayın Pakerin evinde bir araya geldiğimizde de aynı heyecanla saatlerce konuştuğumuzu fark ettim. Bir insan eğer aradan geçen onca yıla rağmen heyecanından, meslek aşkından, ülke ile ilgili kaygılarından, savunduğu ilkelerinden bu kadar emin bir şekilde bir hayat sürmüş ise geriye de çok güzel bir miras bırakmış demektir. Bu miras hem ailesine güzel bir mirastır, hem basın camiasına güzel bir mirastır. Örnek bir meslek erbabı ve örnek bir hoca olarak bir anlamada... Bundan sonra basın camiasının onun hayatını titizlikle okuması lazım, genç basın mensuplarının. Örnek bir aydın olarak da Türkiye il ilgili kaygıları... Onunla anlaşabilirdiniz, farklı düşünebilirdiniz ama samimiyetinden şüphe edemezdiniz. Her zaman samimi bir şekilde kanaatlerini dile getirdi. Her zaman ülke ile ilgili kaygılarında, belli bir perspektifle, belli bir zeminden baktı. O bakımdan büyük bir kayıp. Hepimiz için büyük bir kayıp. Önümüzdeki yıllarda bunu daha yakından hissedeceğiz ama daha ilk günden eksikliğini hissetmeye başladık. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Onu hep meslek aşkıyla çalışan örnek bir aydın ve bir dost olarak hatırlayacağız. Bir çok mülakatlarda da birlikte olduk. Onun programlarının da konuğu oldum. Hep heyecanlı, hep tabiri caiz ise aşkla sorularını sordu. Hiç bir zaman nezaketini edebini kaybetmeden örnek bir sentez idi. Entelektüel birikimi ile bir ahlaki standartı birleştirmeye çalıştı ve bunu hep başardı. Tekrar ailesine başsağlığı diliyorum ve basın camiasına taziyelerimi iletiyorum. Buradan da hep istediği şekilde dualarımızı, Fatihalarımızı ona iletiyoruz.
GÜÇLÜ, AYAKTA, SORU SORAN, KARARLI, TAKİP EDİCİ BİR GAZETECİ
Davutoğlu, Biran ile birkaç önce bir araya geldikleri akşam yemeği ile ilgili olarak da ,Son akşam yemeğimiz eşelerimizle katıldığımız bir dost yemeğiydi. Ama bana yine sorular sordu. Eminin of the record konuşmasaydık çok şey yazacaktı diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
Heybeli Ada ile ilgili sonradan yazdığı yazıda o gün yaptığımız konuşmanın izleri vardı, onu da sormuştu. Avrupa Birliğini de sormuştu, Ortadoğu ile ilgili sorular sormuştu. Hem de yanı başıma oturarak. Hiç dikkatinden bir şey esirgemeden, hasta olduğu hissini hiç yansıtmadan gece boyu sorular sordu. Hatta konuyu bazen sohbete kaydıran gazeteci dostlarımıza veya konudan uzaklaştıran dostlarımıza da bazen eleştirel bakışlarını da ben hissettim. O dost sohbetinde bile, acaba neleri öğrenebilirim, neleri kamuoyuna yansıtabilirim kaygısını taşıdığını hissettim. Bundan 2-3 sene önce Bodrumda Türki Cumhuriyetlerin dışişleri bakanları ile bir toplantıya gittiğimde, orada yine biraz rahatsızlığı vardı istirahattaydı sanırım. İstirahatı bırakıp nasıl yanımıza geldiğini ve haber takip ettiğini o zamanda görmüştüm. Son akşamı hiç ben unutmayacağım. Hep zihnimde o şekli ile kalacak. Güçlü, ayakta, soru soran, kararlı, takip edici bir gazeteci, bir basın mensubu, bir aydın olarak hep onu o şekli ile, son gecedeki hali ile hatırlayacağım. Hiç bir zaman bir zayıflık veya hastalık belirtisi olamayan haliyle... Ve zihnimizde yaşatacağız hatırasını.