Etkinlikte konuşan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Osman Sezgin, “Bizim kültürümüz insana bakarken engelli ya da engelsiz, siyah ya da beyaz diye ayırmadan, hiçbir ayrım yapmayıp ötekileştirmeden bütün insanları eşref-i mahlukat kabul eder. Eşref-i mahlukat demek var olan varlıkların en şereflisi demektir. Ben de, down sendromlusu da otizmlisi de, görme engelli olanlar da hepimiz Eşref-i mahlukattır” dedi.
3 Aralık Dünya Engelliler günü münasebetiyle Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, Ataşehir’de bulunan Zübeyde Hanım Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü’nde anlamlı bir etkinlik düzenlendi.
Etkinlikte, Diyarbakır’dan İstanbul’a gelen Deniz Kaya isimli sanatçı türküler seslendirdi. Bünyesinde engelli bireyleri barındıran Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü Özel Sesler Korosu da sahne alarak katılımcılara müzik dolu keyifli anlar yaşattı.
Etkinlikte konuşan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Osman Sezgin, “Batının eğitim ne baktığımız zaman, Arthur Schopenhauer diye bir zat var. Kuramlarının, düşüncelerinin adı, ’Yaratılıştan Suçlular’. Yani ‘bir insan doğuştan ya suçludur ya da değildir. Doğuştan suçlu olanları eğitmek mümkün değildir. Onları toplumdan sürüp çıkarmak lazım’ diyorlar. Yani bir anlamda pesimist bir anlayış var. Dolayısıyla bu pesimist anlayışın hakim olduğu bir batı kültürü, onun doğurduğu bir batı medeniyeti ve onun oluşturduğu küresel kültür var. Bu küresel kültür vicdan yaparak engelli vatandaşların toplumdan dışlanmasının insani olmadığını görünce, onlarla ilgili bir gün oluşturmayı esas almış ve 1992 yılında Birleşmiş Milletler Engelliler Günü diye bir gün icat etmiş. Şu konuda teşekkür ediyorum, ’doğuştan suçlular’ diye o insanları toplumdan uzaklaştırdıkları bir anlayıştan bugün onlarla ilgili bir gün icat etmeye gelmek bir terakkidir bu yönüyle teşekkür ediyorum" dedi.
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in ’ahilik teşkilatını örnek alıyoruz’ sözlerine atıfta bulunan Bakan Yardımcısı Sezgin, "Bizim de bugün için söyleyeceğimiz, ecdadımızdan ilham aldığımız hususiyetler var. Kendi kültürümüze baktığımız zaman, önce insana bakışı görmek lazım. Bizim kültürümüz insana bakarken engelli ya da engelsiz, siyah ya da beyaz diye ayırmadan, hiçbir ayrım yapıp ötekileştirmeden bütün insanları eşref-i mahlukat kabul eder. Eşref-i mahlukat demek var olan varlıkların en şereflisi demektir. Ben de, down sendromlusu da otizmlisi de, görme engelli olanlar da hepimiz Eşref-i mahlukattır.
Bizim kültürümüzde deli kelimesi çok az kullanılır, onun yerine meczup denir. Onlar Allah’ın emanetidir denilir ve dışlanmazlar, hoş görülürler. Nereye giderlerse baş köşeye oturturlar. Anadolu insanın böyle bir şefkati ve merhameti vardır. Anadolu insanının bu şefkati sayesinde bugün dünyanın hayal edemeyeceği yerler kurmuşuz. Özel insanları musiki ile tedavi etmiş, gıdalarına dikkat etmiş ve sülün etiyle beslemişizdir. Edirne’de, Amasya’da ve daha çok sayamayacağım birçok yerde, batı toplumdan bunları dışlarken biz tedavisini yapmışız. Dolayısıyla böyle bir kültürün içerisinde, bugünkü yaptığımız faaliyet, bizim dünden bugüne, Birleşmiş Milletlerin aldığı bir kararla değil, özümüzde ve kültürümüzde var olan medeniyet ve insanlık anlayışının eseri olarak çıkmıştır" diye konuştu.
Programa Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Osman Sezgin, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, özel eğitim gereksinimli öğrenciler, öğretmenler ve veliler katıldı.